KURUMSAL
SON DUYURULAR
Sağlık-Sen Hesaplama Araçları Yayında!
01 Kasım 2024Sağlık-Sen Üye Köşesi’ne İlgi Yoğun Oldu
01 Kasım 2024Yeni Yayımlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine İlişkin Sağlık-Sen'in İncelemesi
01 Kasım 2024Sağlık-Sen’den Hukuk Zaferi: Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Acil Servisi’ndeki Tüm Tıbbi Sekreterler Acil Servis Üzerinden Ek Ödeme Alacak
01 Kasım 2024Sağlık-Sen Üyelerine Özel TUS Eğitimi’ne Yüzde 60 İndirim
16 Ekim 2024“Sağlıkta İnsan Gücü İstihdamı ve Hekimlerin Sorunları Raporu”nu açıklayan Durmuş, “Sağlıkta istihdam yetersizliğinin getirdiği problemler beraberinde sağlık hizmet sunumunu da olumsuz etkilemektedir. Bu noktada, nitelikli sağlık hizmetinin sürdürülmesi için istihdamın artırılmasına yönelik politikaların bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi.
Genel Başkan Semih Durmuş, Sağlık-Sen tarafından hazırlanan “Sağlıkta İnsan Gücü İstihdamı ve Hekimlerin Sorunları Raporu”nu yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla kamuoyuna açıkladı.
Durmuş, konuşmasına pandeminin başlangıç yıl dönümü olması nedeniyle başta fedakar sağlık çalışanları olmak üzere bu salgından dolayı hayatını kaybeden tüm vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı dileyerek başladı.
Sağlık-Sen’in sahada yaşanan sorunları bilen, gören ve yakından takip eden sendika olduğunu belirten Durmuş, sorunlara çözüm önerileri üreterek, bunları yetkilerle paylaşmayı kendilerine misyon edindiklerini söyledi. İstişare ve ortak aklın sorunların çözüme kavuşmasında önemli rol oynadığına inandıklarını belirten Durmuş, “Bu doğrultuda alanında uzman isimler ve sorunun direk muhatabı olan sahadaki arkadaşlarımızla kapsamlı çalışmalar yaparak, sorunun doğru belirlenmesine ve nokta atışı çözüm önerilerinin ortaya çıkarılmasına katkı sunmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.
“Sorunların Devam Etmesi Sağlık Sistemini Geleceğini Riske Atıyor”
Bu amaç doğrultusunda hazırladıkları istihdam yetersizliği ile hekimlerin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin raporu ilgili yetkililerin tamamıyla paylaştıklarını dile getiren Durmuş, şunları söyledi:
“Sağlık çalışanları; aşırı iş yükü, ücret adaletsizliği, düzensiz ve uzun çalışma süreleri, malpraktis ve şiddet gibi sorunlarla uzunca bir zamandan beri mücadele ediyor. Bunun yanında, pandemi ile iş yükü kat be kat artan sağlık çalışanları, insanımıza şifa dağıtmak için insanüstü bir gayretle çalıştı ve halen de bu şekilde çalışmaktadır. Salgın bizlere ülkemizde kısıtlı insan gücü ile yüksek düzeyde sağlık hizmeti sunulduğunu gösterdi. Elbette bu sağlık çalışanlarının üstün fedakarlığıyla oldu. Ancak gelinen son noktada, bunun bu şekilde sürdürülebilir olmadığı açıkça ortada. Bugün kamuda görevli başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları tek tek istifa etmekte, sağlık hizmetlerinin sunumunda önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Sorunların ve sıkıntıların devam etmesi Türkiye ‘sağlık sisteminin’ geleceği adına önemli riskler içermektedir.”
“Sorunların Temelinde İstihdam Yetersizliği Önemli Rol Oynuyor”
Sağlık çalışanlarının sorunlarının temelinde istihdam yetersizliğinin önemli rol oynadığının altını çizen Durmuş, “Bu sorun, ücret yetersizliği ve adaletsizliği ile desteklendiğinde ise içinden çıkılmaz bir hale dönüşmektedir. Buna karşın başta hekimler olmak üzere sağlık emekçileri çareyi özel sektöre veya yurt dışına gitmekte bulmaktadır” ifadelerini kullandı.
Hekime müracaat sayısı hemen hemen aynı iki ülke olan Almanya ile Türkiye arasında sağlık çalışanı istihdamı kıyaslaması yapan Durmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“Almanya’nın Türkiye’ye göre hemşire ve ebe sayısı yaklaşık 4.4, hekim sayısı ise yaklaşık 2.2 kat daha fazladır. Bu demektir ki, Türkiye’de hemşire ve ebeler 4.4, hekimler ise 2.2 kat daha fazla çalışmaktadırlar. Benzer durum diğer sağlık personeli için de geçerlidir. Ayrıca, ülkemiz hemşire ve ebe sayısı bakımından AB ve OECD ülkeleri arasında son sırada yer almaktadır. Bu veriler Türkiye’nin mevcut sağlık personeli kapasitesinin uluslararası standartların oldukça altında olduğunu net bir şekilde göstermektedir. Unutulmamalıdır ki sağlıkta istihdam yetersizliğinin getirdiği problemler beraberinde sağlık hizmet sunumunu da olumsuz etkilemektedir. Bu noktada, nitelikli sağlık hizmetinin sürdürülmesi için istihdamın artırılmasına yönelik politikaların bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.”
“Hekimlerin Tercihini ‘Kaçış’ Olarak Değerlendirmek Doğru Değil"
Düzenli aralıklarla her yıl 60-70 bin sağlık çalışanı istihdamı yapılması gerekliliğine vurgu yapan Durmuş, sağlık çalışanlarının yıllardır süre gelen sorunlarının kamu hastanelerinde sağlık çalışanlarının istifalarıyla yeniden gündeme geldiğini kaydetti.
Durmuş, “Sorunlar tıpkı diğer sağlık emekçilerinde olduğu gibi aşırı iş yükü, düzensiz ve uzun çalışma süreleri, ücret adaletsizliği, malpraktis ve şiddet gibi sorunlardan oluşmaktadır. Yapmış olduğumuz çalıştaylar, saha incelemeleri ve anketlerle bu durum çok net bir şekilde ortaya konmuştur. Bu sorunlar karşısında bir arayış içine giren hekimler çareyi büyük ölçüde özel hastanelere geçişte bulmaktadır. Elbette yurt dışına gidenler de olmaktadır. Ancak hekimlerin bu tercihini ‘kaçış’ olarak değerlendirmek doğru değildir. Bu durum tamamen daha iyi şartlarda ve daha güvenli ortamda çalışma isteğinin bir sonucudur. Durumun bu noktaya geleceğini aylar, hatta yıllar öncesinden ifade ettik. Ne yazık ki sorunların üzerine kararlılıkla gidilmedi” şeklinde konuştu.
“İcraata Dönüşmesi Sürecini Dikkatle Takip Edeceğiz”
Durmuş, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ‘Sağlık Çalışanlarının Hukuken Korunması Sempozyumu’nda şiddet ve malpraktise bağlı tazminat sorununun giderilmesine dair yapmış oldukları açıklamalarını anlamlı ve yerinde bulduklarını ifade etti. Durmuş, ayrıca Sağlık Bakanı Koca’nın bir haber ajansına yapmış olduğu açıklamada tüm sağlık çalışanlarının haklarının teslim edileceği bir 14 Mart tıp bayramı kutlanacağına dair sözlerinin de yerde kalmamasını temenni ettiklerini kaydetti. Durmuş, açıklamaların sözde kalmayıp icraata dönüşmesi sürecini dikkatle takip edeceklerinin altını çizdi.
“Bulma ve Tutma Stratejisi Geliştirilmesinin Öneriyoruz”
Ülkenin sağlıkta yetişmiş insan gücünü kaybetmemek ve nitelikli sağlık hizmetinin sürdürülebilirliğini sağlamak adına “Bulma ve Tutma Stratejisi” geliştirilmesini önerdiklerini söyleyen Durmuş, “Salgın süreci, sağlık hizmetlerinin önemini hepimize bir defa daha göstermiştir. O nedenle, bu süreçten de dersler çıkararak sağlık sisteminin yükünü kaldıracak daha çok sağlık personelin istihdam edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca başta hekimler olmak üzere tüm çalışanların özellikle ücret noktasında sıkıntı yaşaması gerektiğini de düşünüyoruz” diye konuştu.
Sağlık emekçilerinin sorunlarını ortadan kaldırıp, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi için mücadeleyi sonuna kadar sürdürmekte kararlı olduklarını belirten Durmuş, tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutlayarak, “Bayramlarını bayram gibi kutlamak isteyen sağlık çalışanlarının, 14 Mart günü alacakları haberlerle yüzlerinin gülmesini temenni ediyoruz” dedi.
Raporda Öne Çıkan Çözüm Önerileri
Genel Başkan Durmuş tarafından açıklanan raporda, önce çıkan bazı çözüm önerileri şu şekilde:
- Türkiye’nin nüfus durumu ve hizmet potansiyeli dikkate alınarak sağlıkta insan gücü istihdamı artırılmalıdır.
- Sağlık emekçilerinin motivasyonlarının ve iş doyumlarının arttırılması ve istifa sayılarının azaltılması adına ekonomik özlük hakları ve sosyal hakları özel sektör ile rekabet edecek şekilde güçlendirilmelidir. Çalışanların artan iş yüklerinin azaltılması amacıyla mevcut işleyiş kapsamlı bir şekilde ele alınarak gerekli müdahaleler yapılmalıdır
- Hekim işgücünden verimli şekilde istifade edilebilmesi için makul ve kabul edilebilir ücret düzeyinin sağlanmasına ilişkin gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
- Sabit ek ödemeler 2,5 kat arttırılmalı, merkezi bütçeden ödenerek hastane bütçesinden ödemeye son verilmelidir.
- Halen Sağlık Bakanlığı sağlık tesislerinde uygulanan performans sisteminin rehabilite edilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
- Hekimlerin ve de diğer sağlık çalışanlarının maruz kaldığı mobbing olgusunun azaltılması için gerekli çözümler üretilmelidir. SABİM ve CİMER‟e ait şikayetlerin Mobbing amaçlı kullanılmasının önüne geçecek tedbirler alınmalı, yapılan şikayetler ön elemeden geçirilmeden ya da doğruluğu kesinleşmeden doğrudan sağlık çalışanlarına soruşturma açılarak işleme alınmamalıdır.
- Malpraktis davalarının getirdiği tazminat ödemelerine karşı tüm sağlık çalışanları tam koruma altına alınmalıdır.
- Kamuda çalışan hekimlerin mesai saatlerindeki hizmetlerinde etkililiği sağlamak kaydıyla, mesai dışı çalışmaları ile ilgili kısıtlamaların azaltılması veya kaldırılması düşünülmelidir.
- Sağlık hizmetine başvurudaki aşırılıklar kontrol altına alınmalı ve hekim hemşire gibi sağlık çalışanlarından insanüstü bir performans beklemek yerine verimliliğin esas alındığı çalışma standartları belirlenmelidir.
- İstihdam probleminin önüne geçebilmek adına tıp fakültelerinin kontenjanları arttırılmalıdır.
- Hemşire ve ebe eksikliğini gidermek adına bu alanda daha çok istihdam sağlanmalıdır.
- Tıbbi sekreterden uzman hekime kadar bütün sağlık meslek profesyonellerinin dengeli bir şekilde istihdamı sağlanmalı, gelişmiş ülkelerdeki sayılarla kıyaslanarak kısa, orta ve uzun vadeli bir istihdam politikası geliştirilmelidir.
- Konuya ilişkin yasal düzenlemeler gözden geçirilerek şiddet uygulayanlara daha etkin ve caydırıcı cezalar verilmelidir.
- Şiddet olaylarının sağlık kurumlarında izlenmesi, değerlendirilmesi, vakaya özgü çözüm önerileri getirilmesine yönelik olarak meslek profesyonelleri istihdamı (sosyolog, sosyal çalışmacı, psikolog vb.) sağlanmalı ve bu nitelikte meslek profesyonelleri yönetiminde Daire Başkanlığı düzeyinde idari bir yapı oluşturulmalıdır.